Sid Meier's Pirates İncelemesi Dahaiyiyararlanmakiinye

Join the forum, it's quick and easy

Sid Meier's Pirates İncelemesi Dahaiyiyararlanmakiinye
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Sid Meier's Pirates İncelemesi

5 posters

Aşağa gitmek

Sid Meier's Pirates İncelemesi Empty Sid Meier's Pirates İncelemesi

Mesaj tarafından Dragon C.tesi Eyl. 11, 2010 2:18 am

Sid Meier adının benim gibi bilgisayar oyunlarına Cin Ali’lerin maç yaptığı futbol oyunları, siyah ekrana yarım yamalak İngilizce ile yazı yazmaya çalışarak oynanan adventure’lar ve sadece atlayıp zıplayarak oynanan oyunlarla başlayan insanlar için özel bir yeri vardır. Atari 2600, Commodore 64 (C64), Amiga 1200 ve günümüze kadar gelen teknolojik gelişme içinde dönüp baktığımda öne çıkan tek oyun var, o da Pirates. 1987 yılında Microprose Firması tarafından piyasaya sürülen oyunu, C64 döneminden beri hala aynı zevkle oynuyorum. O zamanların en büyük sorunu olan kafa ayarı probleminden kurtulmak ve bu oyunu her istediğimde sorunsuz olarak uğraşmadan yükleyebilmek için yeni bir teyp bile almıştım. Bu oyunun yapımcısı Sid Meier, Microprose ile pek çok başarılı projeye imza attı. Oynamış olmasanız bile Civilization ya da Colonization adlarını çoğunuz duymuş, oynayanlardan kendilerini bu oyunlara nasıl kaptırdıklarına şahit olmuşsunuzdur. Elinin değdiği oyunlarda bir başkalık, bir güzellik olan Sid Abimiz bir gün kendi kurduğu ve ortağı olduğu Microprose ile olan bağlarını kopardığını açıkladığı zaman, Pirates fanatikleri de yeni çıkması muhtemel bir devam oyunundan haliyle ümitlerini kesmişlerdi. Ama Sid Abi yeni bir Pirates çıkarmasa bile, yeni kurduğu şirket Firaxis ile kaldığı yerden devam ediyordu. Alpha Centauri, Civilization gibi oyunlarla Microprose’da yakaladığı başarıyı sürdürüyordu. En sonunda pek çok kişinin beklediği o haber oyun dünyasında bomba gibi patladı; Sid Meier, Pirates’ı günümüz teknolojisi ile tekrardan çıkartacaktı. Gerçi hiçbir eski oyun, ne C64 ne de Amiga serilerinde verdiği zevki vermiyor, yakaladığı başarıyı 3D grafiklerle çıktığında yakalayamıyordu ama bir istisna vardı; o da Sid Meier farkı. Bir sihirbaz gibi elinden geçen işlerin büyüsüne kaptırıyordu insanları, kaptırdık da… Sihirli eller bu kez de uykusuz geçen gecelerimizin dostu Pirates’a dokunmuştu ve yeni oyun gerçekten kaldığı yerden, hem de daha güçlü olarak geri dönmüştü. 18 yıl önce Karayipler’de başlayan macera 18 yıl sonra aynı mekanda devam edecekti. Ardı arkası kesilmeyen haberler, tanıtımlar derken büyük gün geldi ve 18 yıl sonra yeni Pirates ile yeni uykusuz gecelere yelken açmaya başladık.

Eh, bize de oyunun incelemesini yazmak düştü elbette. Sözü fazla uzatmadan incelememize geçelim; bilenler bilgilerini tazelesin, bilmeyenler de bu kadar güzel bir oyunu tanıma fırsatından mahrum kalmasınlar.

Senaryo 18 yıl evvel C64 için çıkan oyunla birebir aynı, tabii ki grafikler ve videolar 3D ile güçlendirilmiş. Oyunun geneli için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Konusundan oynanışına, hatta menülerine kadar ilk oyunla birebir örtüşüyor. Ufak tefek yenilikler de var tabii ki, onları da yerleri geldikçe açıklayacağım. Eski oyuncular zaten hiç zorluk çekmeden oynayacaklardır, yeni tanışanlar için de bilgi dağarcığımızdan bu oyun için bir hayli yararlı bilgi ve ipuçları çıkacağı kesin. Ayrıca, bu yazıyla birlikte bir de strateji rehberi hazırlığım var. Rehber, yeni başlayanlar için başarının anahtarı olacaktır. Gerçi bu oyunda öylesine bir serbestlik var ki, başına buyruk, sınırsızca istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.

17. yüzyılda amcanızın malikanesinde yemek yerken, malikane Markis Montolban tarafından basılıyor ve siz hariç bütün aileniz tutsak ediliyor. Kız kardeşiniz, amcanız, teyzeniz ve büyükbabanızı kurtarmak için 18 yaşınıza kadar bekleyip 18 yaşınıza girdiğiniz gün “Gayri vakit geldi, gün bugündür” diyerek, intikamınızı almak için düşüyorsunuz yollara. İlk iş olarak bir gemiye tayfa olarak yazılıyorsunuz. Sonra mı? Gaddar kaptanın yaptıklarına dayanamayıp isyan ediyor ve geminin yönetimini ele geçirip kaptanlığı üstleniyorsunuz. İşte oyun da buradan sonra başlıyor.

Oyuna başlarken önce hangi devlet hesabına çalışmak istediğinizi seçiyorsunuz, o devirlerde Karayip Adalarında 4 devlet hüküm sürüyor. İngilizler, İspanyollar, Fransızlar ve Hollandalılar (Dutch). Ülke seçiminden sonra yetenek seçimi, zorluk derecesi ve tarih seçimleri yapılıyor. 1600-1680 yılları arasında oynayabilir ve “Apperantice” ile “Swashbuckler” arasındaki beş zorluktan birini seçebilirsiniz. En kolay zorluk derecesi olan “Apperantice”de oyuna başlarsanız, oyuna başlama tarihini seçemiyor ve sadece 1660 yılından itibaren oynayabiliyorsunuz. Ancak bu seviye sadece oyuna ısınılsın diye hazırlanmış, hem çok kolay; yenilmek, tutsak düşmek gibi bir olasılık yok denecek kadar az, hem de düşman limanlarına serbestçe girip çıkabiliyorsunuz. Oyunun müdavimleri; yani zamanında Karayip Denizinde kelle alıp nam salanlar bu seviyeden pek zevk alamazlar. Hatta ikinci seviye olan “Journeyman” için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. Ben her iki seviyede ikişer kez bitirdim; ama oyunun zevkini almak için “Journeyman” ve üstü seviyelerde oynamanız gerekiyor. Apperantice seviyesini oyuna yeni başlayanlar, haritayı incelemek ve oyunu kolay öğrenmek için oynayabilirler. En zor derece olan “Swashbuckler” ise tam profesyoneller için tasarlanmış; yani çok zor. Zorluk derecesi seçimini tamamladıktan sonra yetenek seçimini yapıyoruz. Bu seçim bir hayli önemli, yetenekleri açıkladıktan sonra önemlerine de değinelim.

Fencing: Kılıç kullanma ustalığı
Gunnery: Top atışlarındaki ustalık (Toplarınız daha isabetli ve hızlı atışlar yapıyor)
Navigation: Gemilerdeki manevra yapma ustalığı
Medicine: Sağlık (Gerçi oyunda yaralanma gibi bir olay yok; ama sağlığınızı ve direncinizi daha uzun bir süre yüksek tutmanızı sağlıyor)
Charm: Etkileme (Bir nevi Kazanovalık. Vali kızlarını daha kolay tavlamaya yarıyor; ama öncelikle dans etmeyi kıvırmanız lazım)

Gelelim yukarıdaki yeteneklerin önemlerine. Ben eskiden beri “Fencing”; yani kılıç ustalığını tercih ederim. Eh, iyi kılıç kullanamayan korsan sanırım düşünülemez. Fencing ile kendinizden kat kat fazla düşmana karşı daha hızlı ve dirençli dövüşebilirsiniz. Oyunu 18 yıldır oynayan biri olarak bence “Fencing”den sonra en önemli yetenek “Gunnery”. Bazen, özellikle başınıza konan ödüller yüksekse -ki İspanyollar benim başıma 63.000 altın ödül koymuştu- bütün “Pirate Hunter” (korsan avcısı) ve ödülü koyan ülkenin savaş gemileri (War Ship) size saldırıyorlar. Bu tip gemilerin tayfa sayısı da (crew) 75 ila 300 olabiliyor ve sayıları sizden fazla ise toplarını ateşlemek yerine direkt borda yapmaya çalışıyorlar. Özellikle “grape” (misket bombası) ile tayfa sayılarını iyice azaltabilirsiniz.

Charm yeteneği ile kendinize âşık etmeye çalıştığınız vali kızlarını daha kolay etkileyebilirsiniz. Bu da, ağızlarından daha fazla bilgi; ayrıca hediyeler almanızı kolaylaştırıyor. Charm ile tavernadaki barmaidleri etkileyerek aradığınız korsanlar ve gemiler hakkında daha kolay bilgi alabilir, hazine filolarının rotalarını öğrenebilir, kafayı bulan korsanların ağızlarından kaçırdıkları dedikoduları daha kolay öğrenebilirsiniz. Gerçi vali kızlarını tavlamak charm yeteneğiyle bile çok kolay değil. Çünkü önce oyuna yeni eklenen bir özellik olan dans etmeyi öğrenmeniz lazım. Yazımızda dans konusu hakkında biraz ipuçları verelim. İyi dans etmek için öncelikle ekranın sağ alt köşesindeki tabloda çıkan el işaretlerinin hangi tuşları kapsadığını iyi incelemeniz lazım mesela 3 sağa dönmeye, 1 sola dönmeye yarıyor. 4 sağ tarafa 6 sol tarafa düz gitmenize yarıyor. İşaretlerin kavradıktan sonra tabloya bakmak yerine dans ettiğiniz hanımın el işaretlerine bakarak yaptığı işarete göre tuşlara basarsanız daha az hata yaparsınız. Apperantice seviyesinde dans müziği ve stili hep aynı. Diğer seviyelerde ise rütbenize göre değişiyor. Yani dük (duke) olmuşsanız nispeten kolay danslar ediyorsunuz. Zaten yüksek bir rütbede dans ederken üç dört kez hatalı tuşa basmadığınız sürece, kahramanımız dönüşleri otomatik olarak yapıyor. İlk başlarda biraz zor ve sıkıcı olsa da, alışınca rahatça yapıyorsunuz. Zaten ne kadar sıkıcı gelse de dans etmeyi öğrenmeniz çok önemli. Çünkü bir vali kızının kalbini çaldığınızda, hediye almaktan aranan suçluların yerini öğrenmeye, kayıp aile yakınlarız ile ilgili bilgisi olan kişileri ve yerlerini öğrenmekten, kayıp İnka hazinelerinin haritalarını bulmaya kadar pek çok şey bu kızlardan elde ediliyor. Ayrıca, ününüzü ve namınızı (Fame) yükseltmek için de gerekli. Bir kızı kendinize âşık ettikten sonra yanına gidip geldikçe âşıklık derecesi de yükseliyor. Bu derece 1’den 10’a kadar. Belli bir dereceden sonra kızın nişanlısı ile düello ediyorsunuz ve yenince Fame dereceniz 1 yükseliyor (En yüksek fame kaç bilemiyorum. Benim şu ana kadar aldığım en yüksek 126 ama 125 den sonra fame yükselten birkaç iş yaptığım halde sadece 1 seviye yükseldi) Düellodan sonraki ziyaretlerinizde validen kızının kaçırıldığını öğreniyorsunuz; elbette kurtarma seçeneğini seçiyorsunuz ve kızı kurtarırsanız aşkınız iyice alevleniyor ve evliliğe kadar gidiyor. Ne kadar çok vali kızı tavlarsanız işiniz o kadar kolaylaşıyor. Eh, zaten gemicilerin her limanda bir sevgilisi olmalıdır, gemiciliğinde olmazsa olmazı bu değil midir?.. Dans konusunda son ipucu da şu; daha iyi dans edebilmek için tavernadaki eski korsandan (sandalyede oturan eleman), değişik dans ayakkabıları satın alabilirsiniz.

< değiller.

Yeteneklerden sonra oyuna başlangıç yılını seçiyorsunuz. 1600 – 1680 yılları arası seçim yapabilirsiniz, 1600 den başlarsanız harita biraz daha değişik, İspanyollar çok güçlü değil; ama her yerde onlar var ve Port Royale gibi bazı yerleşim yerleri de yok. Her yılın kendine has özellikleri var. Bunları fare imleciyle yılın üzerine geldiğiniz zaman okuyabilirsiniz. Yıl seçimi biraz da seçtiğiniz ülke ile bağlantılı olmalı. Siz yine de her yıldan başlayarak oynayın derim. Ülke seçerken de İspanyollar dışında bir seçim yapmanız daha iyi olur. İspanyolların yağmalanacak çok limanı ve gemisi var. Hollanda başlangıç için iyi bir seçim olacaktır.


Gelelim limanlarda yapacağınız işlerin sıralamasına.

Visit the Governor: Uğradığınız adanın valisi. İlk başta çalıştığınız ülke adına validen düşmanların gemi ve şehirlerine saldırabilmek için yetkiyi (Letter of Marque) buradan alıyorsunuz. Oyunda mutlaka uğramanız gereken önemli bir yer. Daha sonra rütbe ve yaptığınız işlere göre arsa, altın aldığınız; ayrıca yapmanız gereken görevleri öğrendiğiniz yer. Valilerin kızları ile de burada tanışıyorsunuz.

Visit the Tavern: Buradan tayfa toplayabilir, korsan hazinelerinin haritalarını ve çeşitli eşyaları satın alabilirsiniz. Aynı zamanda sandalyede oturan elemandan, kayıp ailenizle ilgili bilgiler satın alabilir, valilerin kızlarına verdiğiniz çeşitli hediyeleri ve oyun boyunca kullanabileceğiniz çeşitli edevatı da bu arkadaştan elde edebilirsiniz. Bence bu edevatlardan en önemlisi dürbün. Özellikle hazine ya da aile bireylerini aramak için karaya çıkınca lazım oluyor. Vali kızlarından yerlerini öğrendiğiniz suçluları, barmene sorarak buluyorsunuz. Barmaid de size çeşitli bilgiler veriyor.

Trade with Mechant: Yağmaladığınız malları burada satıyorsunuz. Ayrıca, ticaret için de haritadan neyin nerede yüksek olduğunu öğrenip mal alıp satabilirsiniz. Düşman adalarında bazı tüccarlar sizinle alışveriş yapmıyorlar. Bunun için tavernadaki dostumuzdan tüccar kıyafeti alabiliyoruz.

Consult the Shipwright: Tersane oluyor. Gemilerinizin hasarlarını tamir edip gerekli yenilikleri yapabiliyorsunuz. Ayrıca, elinizdeki fazla gemileri de satabilirsiniz. Unutmayın, en fazla sekiz gemiye sahip olabilirsiniz. Fazla gemiler deniz savaşlarında mürettebatınızı azaltıyor. Satarak hem para kazanın, hem de mürettebatı gereksiz kullanmayın.

Divide up Plunder: Yağmaladığınız malları mürettebatınıza ve kaptanlarınıza paylaştırıyorsunuz. Tayfalar bir süre sonra giderek mutsuzlaşıyor. Paylaşımdan sonra sadece sancak (flag ship) geminiz size kaldığı için yiyecek ve toplar dahil her şeyi ve elinizdeki bütün gemileri sattıktan sonra bu işlemi yapmanızı tavsiye ederim. Ana geminiz yeni sefere yeterli yiyecek ve topla başlıyor. Paylaşımdan sonra 6-7 ay boşta geçiyor. Haliyle başınıza konan ödüller de azalıyor. Bu, başka ülkelerin hizmetine girecekseniz iyi bir fırsat. Ayrıca yağmadan sonra zorluk seviyesini yükseltebilir, ya da korsanlıktan emekli olabilirsiniz. Belli bir yaşa geldiyseniz ve sağlığınız azaldıysa otomatik olarak emekli oluyorsunuz. Bunun için belli bir yaştan sonra bu özelliği kullanmayın ve idare edebildiğiniz kadar edin.

Sail Away: Yolculuğunuza devam etmek, yani denize açılmak için bunu seçiyorsunuz.


Oyunun en zevkli kısmı elbette ki savaşlar. Korsan olduğumuz için bu savaşların önemli bölümünü deniz savaşlarının oluşturması normal. Deniz savaşlarında rüzgar çok önemli bir yer tutuyor. Rüzgarı arkanıza almazsanız gemiye yaklaşıp borda edene kadar hem geminiz hasar alır, hem de tayfa ve mürettebat kaybınız yüksek olur. Buna dikkat etmelisiniz. Gemilerde üç türlü top bulunuyor. Başlangıçta sadece tek tür topunuz var, diğerlerini geminizi upgrade ederek kazanıyorsunuz. Bu toplar “Round” (Düşman gemisinin her şeyine zara verir. Çok kullanırsanız batar), “Chain” (Sadece yelkenlere zarar verir ve hızı azaltır) ve “Grape” (Sadece mürettebatı azaltır). Savaşlarda sadece sancak geminizi kullanabilirsiniz. Eğer sancak geminizi değiştirmek isterseniz, açılan ekrandan “Change the Flagship” seçeneğinden istediğiniz gemiyi seçebilirsiniz. Ayrıca, bu seçenek ile gemilerinizin isimlerini de değiştirebilirsiniz. Bir gemiye borda ettiğiniz zaman eğer yeterince zarar verdiyseniz ya da mürettebat sayınız karşı taraftan çok fazla ise gemi size teslim oluyor. Teslim olmazsa kılıç dövüşü yapıyorsunuz ve sizin payınıza elbette karşı tarafın kaptanı düşüyor. Kılıç seçimi yaparak dövüşe başlıyorsunuz. Üç çeşit kılıç var. Bunlar; Longsword, Rappier ve Cutlass. Longsword, savunma ve atak dengesi eşit ve kullanışlı bir kılıç, ben genelde bunu tercih ederim. Rappier ile hızlı atak yaparsınız; ama savunması zayıf bir tür, çabuk sonuca gideyim derseniz seçebilirsiniz. Cutlass ise, adı oyunlara bile konu olan meşhur kısa korsan kılıcı, savunması iyi; fakat atağı çok zayıf. Zamanla savaşarak kendinize uygun kılıcı belirlersiniz. Kılıç savaşları da nümerik klavyeden yapılıyor; yapmak istediğiniz hareketi ekranın sağ altından görebilirsiniz. Kılıç savaşlarında kova gibi bazı eşyalardan da yararlanabiliyorsunuz. Bu yaptığınız hamleye göre otomatik olarak yapılıyor.

Deniz savaşlarından bazı yardımcı mürettebat edinmeniz de mümkün; aşçı, navigator gibi çeşitli meziyetlere sahip insanlardan en fazla sekiz tanesini mürettebatınıza ekleyebiliyorsunuz. Kara savaşı yapmak için düşman bir ülkenin limanına girmeniz yeterli. Eğer düşman olmayan bir ülkenin limanına saldırmak isterseniz, limanın biraz yan tarafında bir yerde karaya çıkmanız ve limana doğru yürüyerek gelmeniz lazım. Açılan seçenek ekranından “Attack Town” derseniz (Seçeneğin yanında kendi askeriniz ve düşman askerlerinin sayısını da görüyorsunuz), oyun sıra tabanlı stratejiye dönüşüyor. Sizin officer, pirates ve buccanerlardan oluşan üç tip askeriniz var. Buccanerlar uzaktan ateş ettikleri için onları iyi korumanız lazım; genelde officer ve piratesların arkasında tutun. Bunlar sayesinde bazen diğer iki gurubu kullanmadan düşmanı kaçırabiliyorsunuz. Düşman askerleri de kılıçlı, tüfekli birlikler, ok atabilen yerliler ve atlılardan oluşan dört gruptan ibaret. Atlılar daha hızlı hareket kabiliyetine sahipler ve çok güçlüler; açık alanda onları yenmeniz mümkün değil gibi bir şey. Çok güçsüzleştirip saldırmanız lazım. Ama ağaçların arasında saldırırsanız hiç şansları kalmıyor; bir officer ya da pirates grubuyla iki atlı grubunu yenebiliyorsunuz. Şehirleri yağmaladıktan sonra şehirlere istediğiniz ülkenin valisini atayabiliyorsunuz. Saldırdığınız limanda yeteri kadar asker yoksa sadece kılıç savaşı yaparak şehri yağmalıyorsunuz, bunu da not olarak verelim.

Konumuz savaşlarken, gemiler hakkında da biraz bilgi vereyim. Savaş ve ticaret için tasarlanmış dokuz ana sınıfta yirmi dört değişik gemi var. Her sınıfın kendine ait üç tür gemisi var. Bu gemiler 50 ila 300 mürettebat taşıyabiliyor. Upgrade ederken “Tripple Hammack” alırsanız bu sayıyı arttırabiliyorsunuz. Gemilerin hızları da birbirinden farklı. Savaş için ideal olan gemiler Slooplar; bu tip gemilerin de en ideali royal sloop. Normal kapasitesi 125 mürettebat; ama upgrade ile bu sayıyı 187 yapıyorsunuz. Royal Sloop çok kolay bulunan bir gemi değil, genelde hazine gemilerine eskortluk ediyorlar. Sancak geminiz olarak bir Royal Sloop bulursanız bütün oyunu onunla bitirebilmeniz mümkün. Bir de Sloop of War var. Bu tip de normal Slooptan büyük, Royal Slooptan küçük bir model ve bu da savaş için en ideal ikinci seçenek. Sloop haricindeki diğer gemiler savaş için pek uygun değiller. Tabii ki bir istisna olan Ship of the Line hariç. Ama bu gemiyi bulmak neredeyse imkansız gibi bir şey. Gemi nadir bulunduğu ölçüde güçlü; 300 mürettebat, 48 top ve 100 ton kargo kapasitesi var. Upgrade ile tayfa sayısını da yükseltebiliyorsunuz. Zor bulunan gemilerden biri de Large Frigate. Bu gemi de 250 mürettebat, 40 top ve 90 ton kargo kapasitesine sahip. Bir ipucu verelim; Karayiplerin Top 10 korsan listesinin en üstünde bulunan Henry Morgan, bu gemiye sahip. Onu bulup tarihten silerseniz hem ününüz artacak, hem sıralamanız yükselecek, hem de bir Large Frigateniz olacaktır.
<
Bu gemilerin dışında kalan gemiler ise ya ticaret amaçlı ya da savaş gemisi; fakat yavaş olan gemiler. Yani ele geçirseniz bile satmanız daha uygun olacaktır. Bir de gemileri upgrade edip daha yüksek fiyatlara satmanız size fazla para kazandıracaktır. Özellikle bir ülkenin dükü olmuşsanız upgradeleri bedavaya yaptırıyorsunuz, bu da kazancınıza kazanç katıyor.

Oyunda haritaya girdiğiniz zaman ya da limanlara girip çıkarken “Check Status” seçeneğini seçtiğiniz zaman oyunla ilgili çeşitli bilgilerin alt tarafta çıktığını göreceksiniz. Bu bilgiler çeşitli haritalar, Top 10 korsanlar, gemici günlüğünüz, kişisel bilgileriniz (Hangi ülkeden rütbe almışsınız ya da başınıza kim ne kadar ödül koymuş), gemilerinizle ilgili bilgiler ve mürettebatınıza eklediğiniz kişiler, satın aldığınız özel eşyalardan oluşmakta. Pirate-o-Pedia kısmından korsanlık hakkında bilmek istediğiniz her şeyi A’dan Z’ye öğrenebilirsiniz. Ayrıca oyunu bu kısımdan Save ya da Load ediyorsunuz. Oyun zaten kendi Quick Save özelliği ile son uğradığınız limanda ve son yaptığınız savaşta kayıt yapıyor. Esc tuşu ile de Hall of Fame’den bugüne kadarki başarılarınızı görebilir, sistem özelliklerini değiştirebilir, oyunun Internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Geçelim grafiklere, bir korsanlık oyunu için daha güzel grafiklerle oyun yapılabilir mi diye düşünüyorum. Haritasından gemilerine, dans salonundan karakter tiplemelerine kadar her şey detaylı olarak tasarlanmış. Savaş esnasında top isabet ettiğinde, ölen tayfaların ya da patlamanın şiddetinden denize dökülen malların havaya uçup denize düşüşünü bile izleyebiliyorsunuz. Kılıç dövüşlerindeki eklem hareketleri gerçeğiyle orantılı, özellikle dans ederken bu orantıya dikkat edin; yanlış bir adım attığınızda elemanımızın tökezlemesi ancak bu kadar gerçeğe yakın olabilirdi. Ara videolar genelde aynı olmakla birlikte güzel tasarlanmışlar ve oyuna renk katmışlar. Özellikle çok iyi bir danstan sonra ya da evlendiğinizde aldığınız öpücük için RTÜK ne der bilemem; ama oyuna bir artı katmış.

Müzikler de çok güzel ve sıkıcı olmadığı gibi eğlenceli de. Dans müzikleri, dansın türüne göre değişiyor. Savaş müzikleri ve gemiye borda yaptığınız zaman kılıç dövüşü yapmadan önce çalan müzik de tansiyonu arttırıcı cinsten. Seslendirmeyi iki bölümde ele almak lazım; birinci bölüm oyunun genel sesleri ve muhteşem olmuşlar diyebiliriz. Bir Grape Shot atmışsınız ve havada çıkardığı sesi ıslık şeklinde işitiyorsunuz ya da isabetli bir top atışından sonra kendi tayfalarınızın sevinç çığlıklarını isabet alan gemideki tayfaların korku ve telaş dolu çığlıkları oyunun havasına hava katıyor. Fakat ikinci bölüm olarak ele aldığımız karakter seslendirmeleri belki de bu oyunun tek eksi diyebileceğimiz tarafı. Karakterler konuşmuyor, sadece anlamsız sesler çıkartıyor. Sid Meier belki de oyuna bir nazar boncuğu takmak istemiş ve bunu da karakterlere ses vermeyerek yapmıştır kim bilir. Ama karakter seslendirmeleri de olsa bu oyun her yönden mükemmel olacakmış, orası kesin.

Bir de eksi olabilecek bir tarafı multiplayer seçeneğinin olmaması. Fena mı olurdu eski kurtlar bir kapışsa demeden edemiyorum hani. Kim bilir belki bir gün o da olur. Söz konusu oyun Pirates olunca ben kendi kendime oynamaya da razıyım sonuçta.

Son söz, bu oyun alınmalı ve oynanmalı şeklinde söylenebilir. Zaten eski dostları belki de defalarca bitirmişlerdir. Ama hala alıp oynamadıysanız çok şey kaçırmışsınız demektir. Üstelik birkaç kez bitirdikten sonra rafa koyulup bir daha hiç oynanmayacak olan bir oyun da değil. Sıkıldığınız ve elinizin altında oynayacak bir şeyler bulamadığınız zaman tekrar tekrar oynayabileceğiniz, her oynayışta aynı zevki alabileceğiniz bir oyun. Teşekkürler Sid Abi, beklediğimize değmiş.
Dragon
Dragon
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 601
Rep Puanı : 1313
Kayıt tarihi : 10/09/10
Yaş : 25
Nerden : Ankara

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sid Meier's Pirates İncelemesi Empty Geri: Sid Meier's Pirates İncelemesi

Mesaj tarafından KeReM C.tesi Eyl. 11, 2010 5:14 am

güzel ama okuycağımı sanmıyorum xD
KeReM
KeReM
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 453
Rep Puanı : 911
Kayıt tarihi : 22/05/10
Yaş : 27
Nerden : Ankara

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sid Meier's Pirates İncelemesi Empty Geri: Sid Meier's Pirates İncelemesi

Mesaj tarafından Dragon C.tesi Eyl. 11, 2010 5:16 am

ben de okumadım hepsii zaten Smile
Dragon
Dragon
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 601
Rep Puanı : 1313
Kayıt tarihi : 10/09/10
Yaş : 25
Nerden : Ankara

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sid Meier's Pirates İncelemesi Empty Geri: Sid Meier's Pirates İncelemesi

Mesaj tarafından FaSTaLL C.tesi Eyl. 11, 2010 8:08 am

Resim koysan okurdum belki Very Happy
Ama buda bizim evdeki osmanli ansiklopedisine benziyo 6 cilt 9500 sayfa Very Happy
FaSTaLL
FaSTaLL
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 652
Rep Puanı : 2920
Kayıt tarihi : 26/06/10
Yaş : 26
Nerden : İzmir

https://oyun-yuqle.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sid Meier's Pirates İncelemesi Empty Geri: Sid Meier's Pirates İncelemesi

Mesaj tarafından Dragon C.tesi Eyl. 11, 2010 10:39 am

HAHA xD koptum Smile
Dragon
Dragon
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 601
Rep Puanı : 1313
Kayıt tarihi : 10/09/10
Yaş : 25
Nerden : Ankara

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sid Meier's Pirates İncelemesi Empty Geri: Sid Meier's Pirates İncelemesi

Mesaj tarafından god of war Çarş. Kas. 17, 2010 8:44 am

bu oyunu biliyorum bu oyunun setupunu versene bana
god of war
god of war
Moderatör
Moderatör

Mesaj Sayısı : 9
Rep Puanı : 5
Kayıt tarihi : 29/09/10
Yaş : 26

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sid Meier's Pirates İncelemesi Empty Geri: Sid Meier's Pirates İncelemesi

Mesaj tarafından god of war Çarş. Kas. 17, 2010 8:46 am

arkadaşta oynamıştık port royeleyi fethediyorduk ama bizim olmuyordu istediğin devleti seçiyordun onun oluyordu kendimin nasıl olacak
god of war
god of war
Moderatör
Moderatör

Mesaj Sayısı : 9
Rep Puanı : 5
Kayıt tarihi : 29/09/10
Yaş : 26

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sid Meier's Pirates İncelemesi Empty Geri: Sid Meier's Pirates İncelemesi

Mesaj tarafından kadledici Cuma Kas. 19, 2010 2:51 am

güzel paylaşım saol
kadledici
kadledici
Admin
Admin

Mesaj Sayısı : 178
Rep Puanı : 706
Kayıt tarihi : 22/09/10
Yaş : 26
Nerden : Ankara

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz